Yalan, doğruyu söylememektir. Doğruyu gizlemek, aksini iddia etmek, inkar etmek, farklı göstermek, çarpıtmak, bilgi kaçırmak, aldatmak, hile yapmak, ihanet etmek, ikiyizlilik, tuzak kurmak, iftira, gerçeği karartmak, kıvırtmak… Bunların hepsi temelde yalana dayanmaktadır.

Yalanı ortadan kaldırmadıkça ihaneti önleyemeyiz. sık sık tekrar edilen bir söz vardır: “Müslüman yalan söylemez.” Bir hadis-i şeriften özetlenen bu ifade müslümanın ahlak anlayışının en temel değerlerinden birini inşa etmektedir. Yalan (hatta doğru söylenmediğine dair şüphe bile) güvenin orta yerine konulan dinamit gibidir. Bir kere yalan söylediğini gördüğünüz birine daha sonra güvenmeniz mümkün değildir.

Zihinde ön plana çıkan soru her zaman “ya yalan söylüyorsa?”

“Ya doğru söylüyorsa” demeniz için dayanak bulmak zordur.

Yalanın masumu veya küçüğü, büyüğü de olmaz. Küçük diye ihmal edilen yalan büyüdüğünde artık telafisi imkansız hale gelebilir.

O yüzden yalanı hayatımızdan çıkartmak, başkaları “doğrucu davut” diye yaftalasalar da yalandan sakınıp doğruyu söylemek zorundayız.

Bu arada “her doğru her yerde söylenmez” sözünün de çokça istismar edildiğini düşünüyorum. Evet gerekli gereksiz konuşmak zarar verebilir. Patavatsızlık yapmamak lazım. Üstümüze vazife olmayan şeyler söylememek buna örnek verilebilir. Ancak sözün söylenmesi gerektiği yerde “her doğru her yerde söylenmez” diyerek minderden kaçmak, dilsiz şeytan kesilmek de ayrı bir cinayettir.

Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Kendi aleyhine bile olsa doğruyu söyleyebilen yiğitler bizi kurtaracaktır.

Recommended Posts

Genel GÜNCEL

Tükeniyor mu, tüketiyor muyuz?

Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]

sosyal buhran
Genel

Sosyal Buhran (mı?)

Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]