Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiirinde geçen beyit bazen zihnime takılıp durur.
Sesler duymaktayım davran ve boğuş…
Mücadele ruhunu ifade eden bu beyit aklımda dolaşıp dururken belki şairin kasdettiği anlam değildir zihnime takılan. Bu cümlenin, bu mısranın kulakta bıraktığı izdüşüm biraz da kendi iç sesimle karışmış gibi bir hal yaşıyorum.
Bu mısraya hiç bir anlam yüklemeden sadece tekrar edip durma eğilimdeyim. Ama bunu yapmıyorum, yapamıyorum.
Sesler duymaktayım, davran ve boğuş…
Boğuşmak niyetinde değilim, bu sesin bana bir şey telkin etmesini de istemiyorum. Ancak bunun mücadeleden kaçmak, korkak gibi görünmek gibi anlamlar da yüklenmemesi gerekiyor.
Sesler duymaktayım, davran ve boğuş…
Neden boğuşmam gerekiyor, boğuşmadan olmaz mı? ben doğru yerdeysem başkalarının hatasından dolayı boğuşmam gerekir mi?
Sesler duymaktayım, davran ve boğuş…
Sen bir devsin yükü ağırdır devin.
…
Bu beni motive ediyor ama boğuşmak istemiyorum.