“Ne oldu size?”

Bu soruya cevap olmak üzere anlatacağı uzun bir hikayesi vardı ama şu anda bunu anlatamazdı. Doktorun sorduğu şey kendi mesleki alanı ile ilgili olan tarafıydı. Yine de çok zor bir soruydu bu. Nasıl cevaplayacağına hemen karar vermedi. Acaba birkaç gündür alıkonulduğunu ve kendisine isteği dışında bazı ilaçlar verilmiş olabileceğini mi anlatmalıydı. Yoksa bir tepeden yuvarlandığını ve vücudunda bazı çizikler olduğunu mu anlatmalıydı. Veya bunların hiçbirini değil de birkaç kişinin saldırısına uğradığını mı?

Doğrusu neydi? Bunların hepsini yaşamış mıydı? Yoksa bazıları gerçek bazı şeyler ise rüya mıydı? Rüya ile gerçeği karıştırdığı anlar olmuştu kısa bir süre önce. Bütün bunları düşününce canı sıkıldı ama derin bir iç çekerek:

“Doğrusunu söylemek gerekirse bana neler olduğunu bilmiyorum. Kaçırıldığımı düşünüyorum ve bana bazı ilaçlar verilmiş olabileceğinden şüpheleniyorum. Biraz önce de kendimi bir ormanda buldum. Bazı adamların saldırısı sonucu mu yoksa başka bir sebepten mi boynumda ve sağ böğrümde yaralar var. Ayrıca midemde arada bir hissettiğim bir sızı var.”

“Tamam” dedi doktor ve üzerindeki tişörtü sıyırarak önce göğsünü dinledi. Bu arada sağ böğründeki yarayı bir süre inceledi. Sonra doğrulmasını istedi ve boynunda yarayı inceledi. Ayağındaki ezik yere baktı ve ayağını değişik yönlere doğru bastırarak acıyıp acımadığını sordu. Böğründeki ve boynundaki yaradan dolayı hiçbir acı hissetmiyordu ama ayağı özellikle bazı hareketlerde çok acıyordu. Zaten buraya gelirken de üzerine basamamış parmak uçlarına basarak gelmişti.

(Tek Kişilik Devlet Sırrı’ndan bir bölüm)

Recommended Posts

Ravza-i Mutahhara. Hz. Muhammedin Kabri
Alıntı ŞİİR

Mevlid-i Nebi Kutlu Olsun

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ’dır buNazargâh-ı İlâhî’dir Makâm-ı Mustafâ’dır bu Felekde mâh-ı nev Bâbü’s-Selâm’ın sîneçâkidirBunun kandîlî Cevzâ matla-ı nûr u ziyâdır bu Habîb-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazîletdeTefevvuk kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâilAmâdan içti mevcûdât çeşmin […]

Alıntı

KİŞİLİK…

1982 yılı Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek  Okulu’nda 2.sınıf öğrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasını bekliyor. Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. “Bakın” diyor. “Bu, kişiliktir. […]