Muhalefet iktidarı uyarmaya, hakkaniyete ve adalete uymasını sağlamak için hatalarını ortaya çıkarmaya yarayan bir aygıt olduğunda adalete hizmet eder.
Sadece karşı çıkmayı kendine görev bilen, “onun yaptığı ve dediği her şeye muhalifim” kutuplaşması muhalefeti bir acziyet bataklığına sürükler.
İktidar Şehvetini dengeleyecek olan temel fonksiyondur muhalefet. Gözünü budaktan sakınmayan, haksızlığa göz yummayan, çıkarını değil adaleti düşünen bir muhalefet aslında iktidarı güçlendirir.
Bu şekliyle muhalefet iktidarın hata yapmamasına yardım eder. Oysa mevcut demokratik sistemlerde muhalefet iktidara gelme çabasında olan aktördür. İktidarın hata yapmasını, küçülmesini, tuzağa düşmesini ister. Onun için iktidara gerçeği ve hakkaniyeti söylemek yerine, onu başarısızlığa itecek bataklıklara çekmeye çalışır.
Demokratik sistemin kıyasıya mücadele olarak anlaşıldığı sistemlerde muhalefet sadece çelme takma faaliyetlerinin adıdır.
“Senin dediğin her şeye muhalifim” anlayışı baştan kendi kendini bağlamaktır. Senin de savunacağın bir uygulama ortaya koyduğunda sırf iktidardan yana gözükmemek için “ama” ile başlayan bahaneler bulmak arayışına girer.
İktidarla muhalefein birbirine yaklaşması, kutuplaşmanın azalması “evet doğruya doğru, ben daha iyisini de yapabilirim” muhalefeti ülkelerin daha huzurlu ve istikrarlı olmasını sağlayacaktır.
İktidarın istikrar beklentisi ile uzun süre aynı ellerde olması halinde muhalefet ümitsizlik batağına sürüklenir. Muhalif olmayı kendine bir görev olarak algılamaya başlayınca hakkaniyete değil sadece muhalefet olmaya, her şeye karşı çıkmaya başlar.
Oysa iktidarın süre ile sınırlanması, belli sürelerde mutlaka değişimin gerekli görülmesi halinde muhalefetin her zaman ümidini canlı tutarak ve gayretle iktidara geçmesinin mümkün görünmesi hem iktidarın şehvetini dengeler, hem muhalefeti acziyetten kurtarır.