Şöyle ağız tadıyla bir derbi maç izlenecekti. Olimpiyat stadı hıncahınç dolduğunda ve iki büyük takım karşı karşıya geldiğinde herkeste bir gevşeme ve rahatlama hali vardı. Siyasetten, sıkıcı gündemlerden uzakta bir mücadelenin tadına varılacağı düşünülüyordu.
Büyük takımların maçları her zaman heyecanlı ve kıran kırana geçerdi. Bu maçın da zorlu bir mücadele olacağını herkes baştan kabul ediyordu zaten.
Onbinlerce kişi stadın tribünlerinde, milyonlarca kişi kahvelerde, evlerde, salonlarda, bahçelerde heyecanla, takımlarına karşı hırsla, karşı takımı ezme beklentisi ile yerlerini aldı.
İki takımın oyuncuları sahaya indiğinde her zamankinden farklı bir şey olmadı. Tezahüratlar her zamanki gibiydi, hakemin tavırları da futbol hatıratında veya tarihinde görülebilen sınırlarda sayılabilirdi. Futbol oynanıyordu, farklı bir şey yoktu.
Sonra ne olduysa oldu ve sahaya fırlayanlar bir anda gündemin de orta yerine düştüler. Televizyonlar, haber siteleri, ertesi günkü gazeteler ve daha sonraki günlerde gazeteler, köşe yazarlarının gündemleri bu konuyla doldu ve taştı.
Zorlama provokasyon yorumları da vardı. Olayları gezi parkı ile ilişkilendirmeye çalışanlar da vardı. Eminim ki bundan sonra günlerce yorumlar devam edecek.
Gazete arşivlerini karıştırdığımda ise hem dünyada hem de Türkiye’de yakın tarihimizde çok daha vahim futbol facialarını görebiliyoruz. Futbol terörü, taraftar, terörü, holiganizm… Bu kavramların tamamı futbol ile birlikte anılan kavramlar. Dikkat buyurun başka hiçbir sporda bu şekidle şiddetle, terörle bağlantılı olaylar ve kavramlar olmuyor. Sadece futbolda…
Son yüzyılda futbol amçlarından sonra çıkan olaylarda kaç kişi ölmüştür? Gazete arşivlerini karıştırınca İngiltere’de, Brezilya’da, Arjantin’de, Türkiye’de maç sonrası olaylarda ölümle sonuçlanan çok sayıda vaka görebilirsiniz.
Ne spor yorumu yapabilecek birisiyim, ne de futbol merkezli sosyolojik analizler yapmak isterim. ama daha önce yapılmış olan değerlendirme ve analizleri incelediğimde farklı bir şey gördüm. Acaba futbolun sunum şeklinde ve doğasında mı var bu şiddet eğilimi?
Neden başka spor dallarında yok da futbolda var.
Bazı kimseler de (toplumu yönlendirmek isteyen kimseler) futboldan yararlanmak, bu amaçla biraraya gelmiş taraftarı galeyana getirmeyi kolay bir isyan fitili olarak mı değerlendiriyorlar?
Türkiye’deki bir olaydan örnek vermek gerekirse 1967 deki Kayseri – Sivas maçı sonrasında 40 kişi hayatını kaybetmiştir. Ve bu olayın bir yönlendirme, bir provokasyon olduğu birçok kez tartışılmıştır.
Ben pek masum olaylar olduğuna ikna olmadım. elimde delil yok ama pis kokular geliyor burnuma.
“Eylül’de Gel” demişlerdi, bu kadar insanı birarada bulmuşken…
Neyse ben sizi yönlendirmeyeyim de serbest düşünün siz. Bundan bir hikaye çıkartamadım, yarın hikayeyle devam ederiz yine.
Ha bu arada yazının başlığı bana ait değildir. Spor gazeteleri ve gazetelerin spor sayfalarında sık sık gördüğümüz bir klişedir. Sık kullanılan bir şeydir yani spor camiasında.