Küçük kitaplara merak saldım bu aralar. Hani şu cep ebadı denilen türden ama hangi cebe girebileceğini keşfedemediğim kitaplardan. Hakikaten 10,5 x16,5 ebatlarındaki bu kitaplar aslında standart bir ceket cebine (eğer sayfa sayısı 200 dolaylarında ise) sığabiliyor. Palto pardesü ceplerine de sığıyorlar. Ama birçok mont cebine sığmazlar.

Ben cebe sığmasından çok elde taşınması ve otobüste, metroda, parkta okunmasının kolay ve pratik olması sebebiyle güzel bir ebat olarak görüyorum.

Masamda bulunan 4 kitabı kısaca tanıtayım;

  • Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, İskender Pala
  • Sudaki İz, Ahmet Altan
  • Simulakra, Philip K. Dick
  • Sense and Sensibility, Jane Austen

kitaplar-ae

Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, İskender Pala, Kapı Yayınları, 14. Basım, 2014

İskender Pala, şiirsel tabirleri ve şiirsel kurgusu ile beni hep cezbetmiştir. Ama nedense okumaya başladığımda ilk 100 sayfada yeterince ilgimi çekip nehrin akışına kapılmama sebep olamıyor. Bu durumda da kitap günlerce elimde dolaşıp, masamın o köşesinden bu köşesine savrulup duruyor. Bir kitabın böyle uzun günler boyunca okunup bitirilememesi benim için dayanılmaz bir motivasyon bozukluğuna sebep oluyor. Leyla ile Mecnun’un (yada L&M’in -ki ELEM diye okunur-) hikayesini farklı bir düzelmde okumak isteyenler bu kitabı mümkün olduğunca hızlı okumalılar. Kesintiye mahal vermeden okununca tadı oluyor. Ben öyle hissettim.

kitaplar-ac

Sudaki İz, Ahmet Altan

Ahmet Altan’dan çok kitap okumadım. Okuduklarım içinde edebi dili hoşuma gitii ancak çoğu zaman konuları tasvip etmediğim birçok unsur içeriyordu. Bunu da henüz okumadığım için fikir beyan edemeyeceğim.

kitaplar-ad

Simulakra, Philip K. Dick

Philip K. Dick birçok maerikalı gibi kısaltmaları seven bir yazar. Bu sebeple kendisinden de PKD olarak söz ediyor. Simulakra’da PKD ileride bir zamandan söz ediyor. Mars’a giden insanların olduğu, artık karadan giden araçların kullanılmadığı, zaman makinelerinin her köşe başında kullanıldığı, hayatın epeyce farklı bir hale gediği bir zamandan. ama değişmeyen şey insanların hırsı, mücadelesi, savaşlar, terör, darbe/devrim. Amerika’nın korkularını da satır aralarında görebilirsiniz. Heyecanla okunacak bir roman

kitaplar-ab

Sense and Sensibility, Jane Austen

Jane Austen’in ilk ses getiren romanıdır. Farklı karakterdeki iki kız kardeşi anlatır. Anne karakterindeki Bayan dashwood, olması gerekenle olan arasındaki farkı gözler önüne serer. Benim elimdeki nüsha orjinal İngilizce. Türkçesi “Akıl ve Tutku” adıyla Selin Yurdakul tarafından tercüme edilmiştir.

Recommended Posts

Genel GÜNCEL

Tükeniyor mu, tüketiyor muyuz?

Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]

sosyal buhran
Genel

Sosyal Buhran (mı?)

Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]