27. İstanbul Kitap fuarı devam ederken, kitapla iligli düşüncelerimi ifade etmek isterim. Kitap benim için bilginin kaynağı, veya bilgiyi ulaştırma aracı. Hangisini kabul ederseniz.
Ancak kitap okunması gerekiyor. Ülkemizdeki kitap okuma oranları ile ilgili istatistikler pek fazla içaçıcı değil. Nüfusa oranla %4 veya 4,5. Bir yılda kişi başına kitap okuma sayısını söylemeye bile gerek yok. 6 kişiden biri yılda bir kitap okuyor.
Bu istatistikler ne kadar güncel bilmiyorum. Ama çevremdeki insanlara baktığımda gözlemlerim de bundan farklı değil.
Bazen diyorum ki kitap okumayı özendirmek için kim ne yapabilir. Mesele imkan sunmak mıdır? Kütüphnelerimiz yok mu? Aslında var. Yeterince kitap basılmıyor mu? Aslında basılıyor. Kitap pahalı mı? Evt biraz pahalı ama bu yine de bahane değil. Yılda kişi başına 2-3 kitap almak hiçbir bütçeye ek bir yük getirmiyor. 4 kişilik bir ailede kişi başı 3kitaptan yılda 12 kitap. Toplam 120 YTL olsa aylık 10 YTL. İstenirse okunur. Kaldı ki sadece kitap almaktan söz etmiyoruz. Kütüphanelerden ödünç kitap alma imkanı varken kütüphaneler gitgide yalnızlaşıyor, kimsenin uğramadığı mekanlar haline geliyor.
Gençler; hanginiz sevdiğinizle bir kütüphanede buluşmak üzere randevulaştınız? Anne babalar; çocuğunuzun bir ev ödevi için ne zaman kütüphaneye gittiniz. Çocuğun kolundan tutup birlikte kütüphaneye gitseniz, ona yardımcı olacak kitabı, kendinize de hoş vakit geçirecek bir kitap alıp oracıkta okusanız ne olur. Ya da akşamları zaten evinizde var olan kitaplardan seslice birkaç sayfa okusanız da çoluk çocuk dinlese sonra okuduğunuz bölümle iligli küçük bir tartışma (münazara) yapsanız şu meftunu olduğunuz diziden daha faydalı birşey yapmış olmaz mısınız?
İtiraf edin sizin sevdiğiniz ve izlemek istediğiniz dizi ile, eşinizin ve çocukların favori dizileri çok farklı. Arada bir ufak münakaşalara bile sebep oluyor. Bunu da çözemez miyiz?
Bazen alımdan geçiyor ki; önayak olsam birkaç sivil toplum kuruluşu ile birkaç da sponsor bulsak büyük şehirlerin meydanlarında “KİTAP OKUMA EYLEMİ” yapsak. Belli bir saatte kalabalıkalr toplansa ve herkesin elinde bir kitap, bir saat sessizce oturup kitap okusak.
Veya gönüllülerden müteşekkül bir grupla elimizde “100 mt. İleride bir kütüphane olduğunu biliyor musunuz?”, “Milli kütüphanede ikibuçuk milyondan fazal eser olduğunu biliyor musunuz?”, “Kitap okuyarak genç kalacağınızı düşündünüz mi?” gibi sloganlar yazılı dövizler taşısak. (Bu arada itiraf etmeliyim ki slogan geliştirmekte mahir değilim. Bu konuda yardımcı olacak birilierine ihtiyacımız olacak)
Misal toplu taşıma araçlarında kitap okumasını özendirmek için farklı kampanyalar yürütsek..
Ama herşey sonunda gelip insanların okumaya istekli olup olmamasına dayanıyor. Kitap okumayı sevdirmek için yetişkin insanlara yapacağımz çalışmalar havanda su dövmek olacaktır. Esas çocuklarla okullarda bu sevdirme çalışması yapılmalıdır.
Öğretmenlerimize bu konuda ne yaptıklarını sormak istiyorum. Çocuklara kitap okumayı sevdirecek neler yapıyorsunuz?
Ben kendi adıma bizim öğretmenlerimizin yaptıklarını söyleyeyim. (Benim okul arkadaşlarım genelde okurlar ve okumayı severler)
1- En az ayda bir bazen ayda iki olmak üzere tüm okulun huzurunda bir münazarar yapılırdır. Bu münazaraya katılan 3 kişiden müteşekkül gruplar uzun süren bir hazırlık yaparlar, kitaplar karıştırır, kitap okur ve münazaraya hazırlanırlardı.
2- Okulumuzda bir duvar gazetesi vardı ve bu duvar gazetesinde görevli her sınıftan iki kişi olurdu. Her hafta mutlaka tüm yazılar değişirdi ve bu yazıları oturup tek tek yazarlardı. Bir kitaptan alıntı yapılan yazılar bile tek tek elle yazılırdı. (Fotokopi henüz yoktu. Eminim olsaydı bile yazılması daha doğru olurdu. Yazarken okumak zorundaydık.)
3- Okul kütüphanesi her teneffüste, ders bitiminde ve tüm hafta sonu boyunca açılırdı. Kütüphaneyi kütüphane kolu öğrencileri nöbetleşe açarlardı ve ödünç kitap verilirdi. Kütüphaneden en çok kitap alıp okuyan öğrencilere her dönem hediyeler verilirdi.
4- Milli bayramların hemen hepsinde önceden duyurularak makale yazma ve şiir yazma yarışmaları, şiir okuma yarışmaları düzenlenirdi.
5- Edebiyat öğretmenlerimiz ev ödevi vermezler kitap okuma ödevi veriler ve okuduğumuz kitabı anlatmamızı isterlerdi.
6- Bazı öğretmenlerimiz “dönem ödevi” başlığı altında bazı ödevler verirlerdi ve bir yıl boyunca birçok kitap okuyarak bu ödevi hazırlamak gerekirdi. Hazırlık yaparken de öğretmen bizimle birlikte olur bie rehberlik ederdi. Bir grup olarak kitapları araştırır, inceler, notlar çıkartır sonra biraraya gelerek 15-20 sayfalık bir ödev metni çıkartırdık.
Belki bazılarınız bu uygulamalardan bazılarını ortaokul ve lise seviyesindeki bir öğrenci için ağır bulabilir. Ama bu programla biz kitabı seven, kitap okuyan ve fikir üretebilen birer birey olduk.
Tüm öğretmenlerime teşekkür ediyorum.

Recommended Posts

Genel GÜNCEL

Tükeniyor mu, tüketiyor muyuz?

Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]

sosyal buhran
Genel

Sosyal Buhran (mı?)

Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]