ÖZÜN ÖZÜ: Başarı yolunda fedakârlık yapmaya değecek yegâne şey bilgi kazanmak için gösterilen çabadır.
ÖZET: Başarı herkesi geride bırakıp en öne geçmek olarak anlaşıldığında rakiplerini bertaraf etmek için her türlü kötülük meşru görülmeye başlanır. Başarısızlıktan ders çıkaranlar daha büyük başarılara koşarlar. Başarıya odaklanmanın en büyük tehlikesi hırs tuzağına düşmektir. Dünyada kaybetmeden kazanmak yoktur. Para kazanırken ya sağlığınızı ya zamanınızı kaybedersiniz. Bilgi elde etmek için fedakârlık yapmaya değer çünkü bilgi size kaybettiklerinizi geri kazanma şansı verir.
***
Gemiyi yürüten kaptan mıdır, kürek çeken tayfalar mıdır tartışmasına girmeye gerek yok. Herkesin kendince bir görevi vardır ve görevini hakkıyla yerine getirdiğinde başarılıdır.
Modern çağlarda mutluluk gibi başarı da çok konuşulur oldu. Modernleşme ve teknolojik gelişmeler insanın işini kolaylaştırmayı hedeflese de sonuçları itibarı ile insana daha çok çalışma daha çok çabalama sorumluluğu getirdi. Makineler geliştirilirken bizim daha az çalışarak ve yorulmadan iş yapmamız için üretildi. Uygulamada ise çoğu zaman beklendiği gibi olmadı. Bazı alanlarda insan gücü, kas gücü daha az kullanılır oldu. Ancak insanların çalışmaya, işe, kazanmaya ayırdıkları vakit azalmadı denilebilir. Görece olarak daha az çalışanlar da aslında kendilerine ve sosyal çevrelerine daha fazla zaman ayıramıyorlar maalesef.
Başarı nedir? Çok para kazanmak mıdır? Kendi mesleğinin en iyisi veya en iyilerinden olmak mıdır? Sınavda yüksek not almak mıdır? Zengin olmak mıdır? Az çalışmak mıdır? Çok çalışmak mıdır?
Başarı diye önümüze konulan hedefler tavşanın boynuna asılan havuç misali sürekli önümüzde duruyor. Hayat standardı yükseliyor ve bu hayat standardına ulaşan kişilerin sayısı dalgalı da olsa çok fazla değişmiyor. Bu işin sosyal ve ekonomik tarafıdır. Size sunulan kurmaca hayat standardı sizi çok çalışmaya teşvik ediyor. Böylece elde etmeye çalıştığınız şeyler birilerinin daha çok para kazanmasına sebep oluyor. Moda değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor, meslekler değişiyor. Oysa yüzyıllar önce dedelerimizin yediği bir parça ekmek aynı buğdaydan ve bir kase yoğurt aynı üretim şekli ile üretiliyor. Sadece bize modern hayat diye sunulan kalıplar dolayısıyla ekmek ve yoğurt soframıza birçok işlemden ve uzun bir yoldan geçerek geliyor. Bu uzun yol ve yolda gıdanın başına gelen işlemler dolayısıyla sağlığını kaybeden biz ömrümüzün sonunda deniz sahilinde bir kulübede yaşama hayalleri kuruyoruz.
Sahip olmak bir başarı ise güvenlik görevlisi olan sitede bir gökdelenin üst katlarında daireye sahip olmak mı başarıdır yoksa deniz sahilinde bir kulübeye sahip olmak mı? Bu da başarının görece bir kavram olduğunun ispatıdır.
Başarıya çok fazla odaklanmanın bazı tehlikeleri de vardır.
Öncelikle ahlaki değerleri yeterince içselleştirememiş olanlar için başarıya odaklanmak zalimler ve kötüler tarafına geçmek için bir gerekçe olabilir. Hak ve helal hassasiyeti olmadan başarıya odaklanan kişi kendi menfaatini üst düzeyde öncelikli ve önemli görecektir.
Herkes kendi hakkını savunsun ben başkasını düşünmek zorunda değilim der.
Zor zamanlarda pahalı satmayı karlılık olarak görür. Ucuzken alıp ihtiyaç halinde çok yüksek fiyatlara satar. Bunu yakın zamanda çokça yaşadık. Salgın patladı ve maske fiyatları elli katına, yüz katına fırladı. Yangınlar çoğaldı yangın elbiselerinin fiyatları bir günde el yakar hale geldi.
Başarı herkesi geride bırakıp en öne geçmek olarak anlaşıldığında beraberinde birçok problemi de getirebilir. Eğer başarı yolunda her şeyi mübah görürse kişi hatalı bir yola girmiştir. Elbette başarının gündemde olduğu her yerde bir rekabet söz konusu olacaktır. Sınavda da meslek hayatında da herhangi bir görevi veya faaliyeti yürütürken de bu böyledir. Ancak erdemlere ve ahlaka önem veren birisi başarı için yürüteceği rekabette mertliği elden bırakmaz. Etik kuralları ve erdemi göz ardı etmeden bir çaba içerisinde olur.
Sadece kendi başarısına odaklanan kişi hırs tuzağından kurtulamaz. Sadece kendi başarısını değil başkalarını da düşünenler hem başarılı olurlar hem de sevilirler ve mutlu olurlar.
Başarıyı hayatının en temeline koyarsa insan sürekli hayal kırıklıkları yaşar ve mutsuz olur.
Hayatta hemen her yerde ve her şeyde göz ardı edemeyeceğimiz şey dengedir. Başarı da başarısızlık da bu dengenin bir parçasıdır. Bazen başarısızlık gibi gördüğümüz şeyler başka bir yönüyle bu dengeyi sağlayan unsurlardan olabilir.
Başarısızlıktan ders çıkaranlar daha büyük başarılara koşarlar.
Başarının ne olduğu da kişiden kişiye değişiklik gösterir. Dönem dönem revaç bulan yaklaşımlarla aslında önemsiz olabilecek şeyler bize önemli hedefler gibi sunulmuş olabilir. Başarı diye bize sunulan konuları iyi tartmamız gerekiyor. Ne kadar önemli olduğunu, ne kadar ihtiyaç olduğunu, ne kadar değerli olduğunu, bize ne sağlayacağını önyargılardan uzak bir şekilde düşünmeliyiz.
Bir nesneyi veya bir unvanı elde etmek için neleri feda etmeniz gerektiğine bakın.
Sonra feda ettiğiniz şeylere sahip olmak için neler yapmanız gerektiğini düşünün. Ve bunu bütün bir ömrünüz boyunca yapıp yapamayacağınızı düşünün.
Hırsla başarı elde etmeye çalışırken sağlığını kaybedenlerin sağlıklarını geri kazanmaları mümkün olacak mıdır?
Yine dünya malı biriktirmek için zamanlarını feda edenler o zamanı geri kazanma imkânına sahip midirler?
Dünyada kaybetmeden kazanmak yoktur. Para kazanırken ya sağlığınızı ya zamanınızı kaybedersiniz. Çoğu zaman gücünüzü kaybedersiniz. Bazen dostlukları, akrabalarınızla olan ilişkilerinizi feda edersiniz. Bunları yeniden kazanmanız mümkün müdür? Buna karşılık elde ettiğiniz dünya malı mülkü size ne verecektir. Bütün bunlar düşünmeye değer.
Bilgi elde etmek için de sağlıktan ve zamandan fedakârlık yapmak gerekir. Hatta bazen dolaylı olarak sosyal çevreden vazgeçmek gerekebilir. Ancak bir farkı vardır ki elde edilen iyi bilgi size sağlığınızı da hatta zamanınızı da geri kazandırabilir. Dostlarınızı çoğaltabilir ve ilişkilerinizi düzeltebilir.
Başarı yolunda fedakârlık yapmaya değecek yegâne şey bilgi kazanmak için gösterilen çabadır.