Adam yetiştirmek mi kolay yoksa domates yetiştirmek mi? Bu sorunun cevabı olmasa da ikisi arasındaki benzerlik ve farkları ortaya koymaya çalışmak eğlenceli olacaktır.
Domatesi ekersiniz toprağa, sular bakar büyütürsünüz. Mahsul verdiğinde domatesi kopartır, tüketir, tohumunu yeniden ekersiniz. İnsan yetiştirdiğiniz eğitim sisteminizde buna benzer bir döngüye sahiptir. İnsanı yetiştirir büyütür kültürlü ve eğitimli hale getirirsiniz. Yetiştirdiğiniz insanlar da kendisinden sonraki nesli yetiştirmek için aynı çabayı gösterirler. Demokratik ve kültürlü yetiştirdiyseniz bu demokrasi kültür her nesil daha da bir yerleşir.
Domatesi yetiştirdiğiniz toprak kadar iklim şartları, çevredeki diğer bitkiler ve bitkilere zarar verebilecek haşeratlar da mahsulü etkiler. İnsan için de bu böyledir. Ama insan yetiştirirken herşey kontrolünüz altında değildir. Ekonomik ve sosyal şartlar, dünyada olup bitenler, engel olamadığınız global kütürün etkileri, siyasi hava, ekonomik şartlar insan kişiliği ve davranışı üzerinde etkili olmaktadır. Serada domates yetiştirirsiniz ama serada adam yetiştiremezsiniz. Serada adam yetiştirmeye çalışanlar da var elbette, fakat bu girişimlerin başarısız olduğu aşikardır.
Böcek dadanan ve çürüyen domatesi kopartıp attığınızda fayda sağlamasanız bile zararından kurtulmuş olursunuz, ama yanlış yetişen çürük insanları kopartıp atma şansınız yoktur. Hem yaşamaya devam edecekler hem de kendi çevrelerine etki etmeye devam edeceklerdir.
Yemekte kullanılmayacak kalitede olan domatesleri salça yaparsınız. İnsanları bu şekilde seçme tasnif etme şansınız çoğu zaman yoktur.
Domates yetiştirmenin bir mevsimi vardır, adam yetiştirmenin ise mevsimi yoktur.
İyi domates yetiştiricileri seralarındaki veya tarlalarındaki her domates fidesi ile eşit şekilde ilgilenmeleri gerektiğini bilirler ama çoğu insan yetiştiriciler (eğiticiler) insanların kendi kendine yetiştiğini zannederler. Sınıfa konuştum herkes bunu alacak diye düşünürler.
Domates tohumu özellikle değiştirilmedikçe yüzyıllarca hiçbir değişime uğramaz. Ama insanlar zamanla siz müdahale etmeseniz bile birtakım değişikliklere uğrarlar. Kavramlar, anlayışlar sürekli değişir. Çünkü insan üzerinde etkili olan unsurlar çok fazladır. Öğretmen kadar dizi film oyuncuları, sanatçılar, siyasiler, akraba çevresi, arkadaş çevresi, mahalledekiler eğitim vermektedirler.
Domates yetiştirmeye karar vermişken birgün birden kararınızı değiştirip vazgeçebilirsiniz. Domates fidelerini ineklere yedirir yerinize oturursunuz. İnsan yetiştiren bir kurum ya da kişi bir anda bu niyetidnen vazgeçemez. Vazgeçse de sorumluluktan kurtulamaz.
Domates ya yetişmiştir veya yetişmemiştir. Ama insan bazen yetiştiğini zannettiğiniz halde aslında domates fidesi bile yetişmemiş olabiliyor.
Eğitim sistemimiz iyi vatandaş, uslu vatandaş yetiştirmek üzere tasarlanmış, ama ne kadar vatandaş yetişiyor, ne kadarı uslu bilinmez. Bize esas lazım olan bu mudur, uslu vatandaş olmak her derde deva mıdır orası daha da tartışmalı. Bilim adamı lazım mı, girişimci gerekli mi, zeka önemli mi? Herşeye rağmen uslu vatandaş olmak en önemlisi.
Nice insanlar vardır ki “ceviz ağacı” etiketi taşırlar da aslında domates fidesi kadar bile kıymeti harbiyeleri yoktur. Adam yetiştirmenin domates fidesi kadar basit ve kolay olmadığını hepimizin anlaması gerekiyor artık.
Previous Post
Mezarlık Mühendisi Next Post
Yaşamayı Öğrendik (mi?) admin
Recommended Posts
Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]
Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]