Melike Hanım huzursuzca oturuyordu karşısında. Sanki bir suçluluk duygusu içinde yada her an kalkıp gitmesi gerekecekmiş gibi koltuğun ucuna ilişmişti.

— Rahat oturun dedi aile danışmanı.

— Ben rahatım böyle.

— Geçen oturumda konuştuklarımızı düşündünüz mü? Hayatınızı olumsuz etkileyen, evliliğinizi çekilmez kılan şeyleri bulup listeleyecektiniz.

— Evet düşündüm. O kadar çok ki liste yapamadım. Her şey olumsuz, her şey kötü. Kendimi çok kötü hissediyorum. Bu evliliği bitmesi lazım, başka çaresi yok. Saçımı süpürge eder, çalışır çocuğuma bakarım. Sırf çocuğum için katlanmama değmez bu adama.

— Her şeyin evlilik hayatınızı olumsuz etkilediğini düşünüyorsunuz. Bunlardan en belirgin olanlarından birkaç tane sayın hiç olmazsa.

Melike hanım derin bir iç çekti. Parmaklarını içiçe geçirip avucunu sıktıkça sıktı. Önüne bakıyordu ama gözlerinin nemlendiğini tahmin etmek hiç de zor değildi.

— Hangisini anlatsam bilmiyorum ki. Biz normal bir aile gibi olamadık hiçbir zaman. Onun annesi önemli, babası önemli, işi önemli, arkadaşları önemli ben hep en son plandayım. Hiçbir şeyde benim fikrimi sormadı. Bir konuda ben de “şöyle yapalım” desem bizim ailede hoş karşılanmaz diyor. Başka bir gün birşey istesem, babam kızar diyor. Madem ki o annesi babasından ayrılamıyor, hala onların etkisinde. Biz neden yeni bir aile olduk, yeni bir yuva açtık?

— Birincisi bu aile baskısı diyelim o zaman. Başka bir tane söyleyin.

Melike Hanım sözünün kesilmesinden rahatsız olduğunu belli etti ve düşünmeye başladı. Huzursuzca yer değiştirdi ve kucağındaki çantayı yanına bıraktı.

— Bu anlattığım genel şey bile tek başına geçimsizlik için yetmez mi?

— Melike Hanım, biz boşanma davasını konuşan bir avukatla müvekkil değiliz. Ben sizin aile danışmanınızım ve bir aile sorununuzu çözmek için görüşüyoruz bunu hatırlatayım öncelikle.

— Yani işte bu benim yok sayılmam, değersiz olmam ne bileyim işte her şey…

— Sakin olun ve şunları düşünün. Eşinizin bir kötü alışkanlığı var mı?

— Yok tabiki de.

— Size karşı şiddet kullandı mı bugüne kadar.

— Allah korusun tabii ki olmadı öyle bir şey.

— Başka bir kadınla ilişkisi olduğundan mı şüpheleniyorsunuz.

— Asla böyle bir şey yapabileceğine ihtimal vermem. Şüphe uyandıracak bir şey de olmadı zaten. En başta ailesinden çekinir.

— Peki bir baba olarak çocuğunuza yeterince ilgi gösteriyor mu?

— İşten vakit bulursa. Bira işe fazla zaman ayırıyor ama evde olduğu zamanın çoğunu çocuğumuzla geçirir.

Konuşmanın seyri Melike Hanımın aleyhine gelişiyordu. Bunu farkedince bir savunma refleksi ile aile danışmanının yeni bir soru sormasına fırsat vermeden cümlesini devam ettirdi.

— Ama bakın bu adam bana “seni seviyorum” dememek için uğraşıyor sanki. İlk zamanlar böyle değildi. Bana ilgi göstermiyor artık. Beni çirkin buluyor gibi sanki.

— İlgi azalabilir ama bu sevginin azaldığı anlamına gelmez. Bunları fırsat bulup aranızda konuşmanız gerekiyor. Ama şu temel önyargıdan kurtulmalısınız. Evliliğiniz artık yürümediğini ve boşanmayı düşünecek kadar büyük bir sorununuz olduğunu düşünüyorsunuz. Bu yargıyı baştan koyarsanız yanlışları büyütürsünüz. Sorunlarınız olduğunu söylüyorsunuz, bu normaldir ve olabilir. Bunu konuşarak çözebilirsiniz. Çözebileceğiniz sorunları büyütmek onları çözülemez hale getirebilir.

Evlilik sadece iki kişinin ihtiyacı ile yapılan bir iş değildir. Özellikle bizim kültürümüzde evlilik aynı zamanda iki aile arasında tesis edilen bir hısımlık bağıdır. Bazen bunu gözardı ediyoruz.

Evliliğin yürümesi aynı zamanda kayınbaba, kayınana, diğer hısım ve akrabaların ilişkilerinin devamı anlamına da geliyor. Bazen bu ilişkiler yumağındaki bazı çatlaklar büyütülerek evlilikler bitiriliyor. Bunun doğru olmadığını bilmemiz gerekiyor.

Çocuğunuz da var. Özellikle bir çocuğu annesiz veya babasız büyütmeye kimsenin hakkı yoktur.

Bizim kültürümüzde boşandıktan sonra medenice çocuğu paylaşma kültürü hele hiç yoktur. Taraflardan biri illa ki çocuğa el koymak ve karşı tarafa göstermeme gayreti içinde olur. Veya çocuğu birbirlerine karşı kullanırlar, kışkırtırlar, birbirlerini kötülerler. Bütün bu süreçler çocuklar için kötüdür ve travmatiktir.

Sorunları küçültmeyi, somutlaştırıp listelemeyi onun için istedim. Lütfen daha net ve somut şeyler ortaya koyun. Sorunları bölüp küçültün. Mesela şöyle bir liste yapabilirsiniz:

● Beni sevdiğini söylemiyorsun.

● Bana hiç çiek almadın

● Bayramı annemlerde geçirmek istiyorum.

● Birlikte çok az vakit geçiriyoruz.

Bu listeyi somut ve net hale getirdikten sonra hepsini birlikte değil tek tek konuşup çözmeye çalışın. Madem ki eşiniz işe ve dışarıdaki akrabalık ve dostluk ilişkilerine daha çok vakit ayırıyor. Size ayrılan az zamanı da iyi değerlendirmelisiniz. Her seferinde sadece bir sorunu dile getirip çözerseniz yavaş yavaş düzeltirsiniz durumu.

Sonnot: Aile ilişkisi hassastır. Bizim toplumumuzda iki kişinin arasına birçok kişi girdiği için diyalog zorlaşır. Olabildiğince kimseyi karıştırmadan aile sorunlarını başbaşa çözmeye çalışmak lazımdır. Eşlerden birisinin gözüyle baktığımızda taraf tutuyor gibi görünüyoruz. Bugün erkeğin gözünden gördük. Yarın da kadının gözünden bir örnek vereceğim.

Recommended Posts

Genel GÜNCEL

Tükeniyor mu, tüketiyor muyuz?

Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]

sosyal buhran
Genel

Sosyal Buhran (mı?)

Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]