Atalarımız, tekamül yolunda mesafe katetmeyen, bir yere tkaılıp kalan kimselere ve böyle durumalra karşı “Bizm oğlan bina okur, döner döner gene okur” diye bir latife yaparlardı.
“Bina” medrese eğitimine başlarken okunan ilk kitaptır. Bu kitapta kelime kalıpları özellikleri ile birlikte ezberletilir. Arapçanın dil yapısı ve gramerinin temelleri burada atılır. Kitap dediysem öyle büyük birşey değildir. 3 sayfaya yayılmış bir tablodur bina sadece. Ancak ezber yapıldığı ve kelime kalıpları birbirine benzediği için zorlanan ve takılıp kalan öğrenciler olmuştur demek ki.
Medrese eğitimi ve medrese müessesesi Osmanlı bilim ve kültürünün de, medeniyetinin de önemli bir unsurudur. Yüzyıllarca bilime yön veren bilginler bu medrselerde yetişti. Batı bilimde ilerlerken medreselerde yetişen ilim adamlarının eserlerini okudular, hala da okumaya devam etmektedirler.
Biz ise gözlerimizi bir kere geçmişe kapattık ve açmayı düşünmedik.
Tarihi bilmek gericilik değildir.
Tarihi araştırmak ve faydalı görülen noktalarda tarihte yer alan müesseseleri taklit etmek, model almak gericilik değildir. Almalı, geliştirmeli ve bir adım öteye götürmeliyiz.
Eğitim sistemimizin hali malum. Adam yetiştirmede, bilim üretmede hep geri kalıyoruz.
Peki geçmişimizde var olan ve kendi zamanında başarılı olan bir eğitim sistemini neden incelemeyi düşünmüyoruz?
Doğrularını alıp uygulamak, yanlışlarını ve çöküşü hazırlayan olumsuzlukları tahlil edip onlardan da kaçınmak bize ne kaybettirir?
Sırf “osmanlı” diye büyük bir mirası reddetmek cumhuriyetin en büyük hatası idi. Şimdi 80 yıla dönüp geriye baktığımızda cumhuriyet dönemi eğitimi ne yetiştirmiş?
Bir yerlere takılıp kalmamış mı?
Daha hala boş hamasi laflarla, gereksiz bilgilerle uslu vatandaş yetiştirme gayretindeyiz. Uslu dayetişmiyor, uslu da durmuyor vatandaş.
Maalesef adam yetişmiyor. Yetişen de çok zor yetişiyor. Sömürülmeye müsait, ahlaki değerlerin sürekli aşındığı, kültüründen uzaklaşan bir millet olmadık mı?
30 yıl önce yazılan bir kitapta şimdiki nesil “bilnmeyen kelimeler” arıyor, 50 yıl önceki kitaplara “sadeleştirilme”ye ihtiyaç duyuyor.
Osmanlıyı bırakın Mustafa Kemal’in “Nutuk”unu ilk yazıldığı diliyle okutun bakalım üniversite mezunlarının kaç tanesi anlayabilecek.
Kültür deseniz “Amerikan Kültürü”nden başka birşey yok çevrede. Bizim kültürümüz müzelik ve sergilik bir unsur. Bayramlarda milli kıyafet giyilmesi bile neredeyse terkedildi.
Geçmişten alacağımız çok ders var.
Previous Post
İnsanlık İlerledi mi? admin
Recommended Posts
Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]
Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]