İnternette efsane gibi dolaşan birçok hikaye vardır. Bunların doğruluğunu araştırmak için yine internete başvurursanız kaybolursunuz. Çünkü o kadar çok yerde tekrar tekrar yayınlanmıştır ki dezenformasyon kaynakları neyin gerçek neyin uydurma olduğunu maskeler.
Hakkında sağlam bir kaynak bulamadığımız hikayelerden birisi de şudur:
Japonya’da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan imparator nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
hemen bir ferman çıkaran nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. sarayda çalışanları bile evlerine gönderir… sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur… nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. yanındaki eşine sevinç içinde “artık zenginiz” der… imparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek “sen bu halimize zenginlik mi diyorsun” der…
nintoku’nun yanıtı, yüzyıllardır japonlar’ın aklından çıkmaz; “halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir.”
not:
bu anektod, kucuk insomnik nickli yazar tarafindan da 09.02.2018 tarihinde eksisozluk’te, omer_yilmaz2018 nickli kullanici tarafindan da bugun donanimhaber.com’da paylasilmistir.
ben de bir cok kisiye ders olabilecegi dusuncesiyle basligini acmak istedim. zira turkiye’nin de bu hikayedeki imparator gibi yoneticilere ihtiyaci var; hem de hic olmadigi kadar…
Şimdi analiz edelim:
Japon imparatorları arasında Nintoku gerçekten de mevcuttur. Wikipedia ansiklopedisinde yazdığına göre MS 313’ten 399 yılında ölümüne kadar hüküm sürmüştür. Yine wikipediada yaşamı ve saltanatı hakkında fazla bilgi bulunmadığı yazmaktadır.
Yani dezenformasyon bilgisi yaymak için ideal bir araç olarak Nintoku kullanılmıştır.
Bu hikayeyi; “Evvel zaman içinde bir kral yaşarmış…” cümlesi ile başlayarak anlatırsanız dezenformasyon yapmış olmazsınız. Güzel bir masal anlatmış olursunuz. Yine ders niteliğinde olur. Yine isteyen istediği gibi anlar.
Ama gerçek bir kişilik üzerinden anlatırsanız ve bir milletin (Japonların) başarısının altında yatan felsefeye gönderme yaparsanız daha etkili olur ve bir dezenformasyon bilgisine dönüşür.
Ekşisözlükte bu hikayeyi yazan kişi dürüst olduğunu pekiştirmek için kendisinden önce kimlerin yazdığını isimleriyle belirtme ihtiyacı hissediyor. Çünkü kaynağın araştırılmak isteneceğini biliyor. Kendini sağlama alıyor. Kaynak verdiği hissi oluşturarak bir algı oluşturuyor.
Bu bir hikaye…
Güzel bir hikaye…
Ders niteliğinde bir hikaye…
Evet devlet yöneticilerinin bu anlayışa sahip olması gerekir ve bu çok önemlidir.
Ancak bu hikayenin internette dolaştırılması masum bir girişim değil, siyasi bir algı ve dezenformasyon amacı taşımaktadır.