Eğitimde öğretmenin rolünün çok önemli ve kilit noktada olduğuna inananlardanım. Evet günümüzde mekanlar, araçlar ve imkanların öğretmenin hizmetine verildiğinde çok daha iyi ve gücünün fevkinde bir başarıya imza atacağı muhakkaktır. Ancak şu unutulmamalıdır ki bir insan olarak öğretmen eğitimde çok büyük önem arzediyor.
Bunun ilk ve en önemli sebebi insan beyninin öğrenmeyi modeller oluşturma şeklinde yapmasıdır. Doğduğumuz andan itibaren davranışlarımızı ve konuşmayı çevremizdekileri taklit etmek suretiyle öğreniriz. Annemizi, babamızı, çevredki diğer aile bireylerini ve diğer insanları taklit ederek (model alarak) yürümeyi, konuşmayı, yemeyi öğreniriz. Öğrenmenin temelini teşkil eden şey bu modellerden kalıplar oluşturmasıdır.
Soyut konuları öğrenme sırasında ise bilginin kaynağına olan güvenimiz önemlidir. Kitaptan okuduğumuz bir şeyi de öğreniriz, video ders ile de öğreniriz. Burada bize bilgiyi sunan kaynağa ne kadar çok güveniyorsak bilgiyi o kadar güçlü ve kalıcı halde hazmedebiliriz. Burada da bir bilgi kaynağı olarak öğretmenin öğrenci üzerinde etkisi büyüktür.
Öğretmenin öğrenci için bir bilgi kaynağı olması açısından öğretmenin iyi yetişmesi büyük önem arzeder.
Öğretmenlik dinamik bir meslektir ve sürekli kendini geliştirmeyi gerektirir.
Bir öğretmen mezun olduktan sonra öğrenmeye devam etmiyorsa öğrencilere faydalı olamaz.
Kendi mesleki alanı ile ilgili gelişmeleri takip etmiyorsa faydalı olamaz.
Öğretmen kendini sürekli geliştirmiyorsa…
Daha iyi bir öğretim tekniği için araştırma içinde değilse…
Branşı ile ilgili son bilimsel gelişmeleri takip etmiyorsa…
Dergileri, akademik toplantıları, kongreleri takip etmiyorsa…
Sürekli ve düzenli kitap okumuyorsa…
Bir deyimi hatırlatmanın tam zamanıdır: “Ölmüş de ağlayanı yok” demektir.
Öğretmenlerimizin her birinin kendi alanında “alim” sıfatını hakedecek bir niteliğe bürünmesi lazım.
Öğretmenlerin kendilerini geliştirmesi için ortam oluşturmak ve topyekün bir değişim için neler yapılabilir?
1- Öğretmenlerin lisans eğitimlerinden sonra yüksek lisans, doktora gibi çalışmalar yapabilmesi kolaylaştırılmalıdır. Dengeli bir teşvik sistemi ile yüksek lisans, doktora yapmış öğretmenlerin çoğalması eğitimde bir çıta yükselmesine sebep olacaktır.
2- Her branş için bölge bölge düzenli “kongre”ler tertip edilmeli ve konunun akademisyenleri ile öğretmenler buluşturulmalı. Öğretmenlerimizin de buralarda sunum hazırlamaları sağlanmalıdır. Örneğin bölgesel bir geometri kongresi, cebir kongresi ayrı ayrı düzenlenebilir. Bölge dediğim de öyle çok geniş değil, ulaşımı kolay olacak 3 il veya 4 ilin bütün matematik öğretmenlerinin katılacağı bir planlama yapılmalıdır. Bunu her branş ve hatta alt branşları için sürekli tekrar ederek buralarda çok detaylı ince çalışmalar yapılmalıdır.
3- Öğretmenlerin kitap okumalarını teşvik edecek projeler geliştirilmelidir. Kitap kulüplerinin kurulması, yazarlarla buluşmalar, belli bir kitabın okunarak bundan yarışmalar yapılması, halka açık başka türlü etkinlikler, eylemler düzenlenebilir. Bunu yapabilecek sivil toplum kuruluşları bu konuda harekete geçirilmelidir.
4- Öğretmenlerin performanslarının ölçülmesi onları sürekli canlı tutacaktır. Son yapılan yönetmelik değişikliği ile bu yol açılmış gibi görünüyor. Bunun öğretmenlere iyi anlatılması gerekiyor. Sınavı önlerine çıkartılan bir engel olarak görmemeliler. Kendini geliştirmek için bir hedef bir fırsat olarak görmeliler.
5- Milli Eğitim Bakanlığı yöneticileri, Milli Eğitim Müdürleri, Müdür yardımcıları ve bütün bakanlık bürokratları evrak memuru, imza mercii olmaktan kurtulmalılardır. Bildiğim kadarıyla Milli Eğitim teşkilatı e-evrak sistemine geçti. Bütün bunlar kırtasiye yükünü azaltmalı ve yöneticilerin öğretmenlerle temas etmeleri sağlanmalıdır. Yöneticiler odalarından çıkıp okullarda öğretmenleri motive eden, onların sorunlarını yerinde gören kimselere dönüşmelidir.
6- Alanları ile ilgili ciddi çalışmalar yapmaya başlayan öğretmenlerin makalelerini yayınlayabilecekleri mesleki dergiler, elektronik dergiler çoğalmalı ve bunlara erişim kolaylaşmalı. Buralarda makale yayınlatmanın birtakım avantajları olmalıdır. Bu avantajlar illa ki ücret gibi çıkar gibi olmamalı, sosyal tamtin sağlayacak, öğretmenin kendini daha da geliştirmesini teşvik edecek manevi ödüller de etkili olacaktır.
7- Toplumda öğretmenin değerini arttırıcı stratejik adımlar atılmalıdır.
Yapılacak çok iş var. Her bir öğretmenimiz kendi alanında otorire, yetkin söz sahibi bier alim olursa, bir yerde konuşmaya başladığında sözü dinlenir hale gelirse, kısaca “alim öğretmen”lerimiz çoğalırsa işte o zaman çağımızın ötesine geçebiliriz. Geleceği inşa etmek için buna ihtiyacımız vardır.