Okuyacağınız bu yazı Luna DAO Discord Sunucusu’nda, Topluluk Psikoloji Çalışma Grubu kanalında gerçekleşen doğal bir diyalogtur. Editöryal düzenlemeler haricinde diyalog olduğu gibi aktarılmıştır. Bu yazı türü, yeni bir seri olarak “Diyaloglar” adı altında sürdürülecektir.
feyzalp: Bir topluluk için “değer”den söz edebilmek için topluluk üyelerinin sözkonusu değeri bilmesi, inanması ve çoğunluğun buna değer verip önemsemesi gerekir.
Değerler kurum kültürünün yerleşmesi ile oturur.
Topluluk üyelerinin değerleri içselleştirmesi ve her zaman buna uygun davranması ile yerleşir.
Kaya Uluer: Bence değerlerimizden ilki, değerleri geliştirmek ve aktarmak olmalı.
feyzalp: Topluluk Psikolojisi çalışma grubu olarak “değerler”i oluşturmak, geliştirmek ilk görevimiz olabilir.
Kaya Uluer: Kesinlikle, en azından üzerine kafa yorma motivasyonuna sahip insanların buraya toplanmış olması en doğalı
feyzalp: Dünkü toplantıda bir ara eğitim gündeme gelmişti.
Eğitim konusunu önemseyebiliriz. Elbette bunu üstlenecek ekiplere ihtiyaç olacak. Eğitim paketleri he topluluğu daha üst seviyeye taşımak hem de ileride uzman seviyesinde eğitimlerle bir ekonomik döngü de oluşturulabilir.
Kaya Uluer: İç iletişimi artırmak ve eğitim gündeme geldi evet.
Bence konu başlıkları seçip üzerinde konuşmak, biriktirmek ve yazmak, insanlarla daha çok konuşmak bunun anahtarı.
Benim kişisel görüşüm bir şeyi ilerletmek için önce elde olanı anlamak gerektiği. Ondan sonra da kartopu gibi yavaş yavaş istediğimiz yönde büyüterek yuvarlamak.
feyzalp: Değerlerin psikolojisini açmak istiyorum.
Basitçe ifade etmek gerekirse değer verdiğimiz şeydir değer.
Bir şeyin sözünü etmek (söylemek) hatta sık sık dile getirmek bile onun bir değer olduğu anlamına gelmeyebilir. Klasik esnaf ağzında slogan haline dönüşmüş olan “bizde yalan yok” sözünün dürüstlük değerini ifade ettiğini söyleyemeyiz. Birçoğumuzun kişisel subjektif deneyimleri göstermiştir ki “bizde yalan yok” diye söze başlayanların çoğunluğu yalan söyler, “garantisi bizzat benim” diyen adamı bir daha bulabilme şansınız sıfırdır.
Değerlerin yazılması ve söylenmesi değil tavır ve davranışa dönüşmesidir önemli olan.
Kaya Uluer: Liderlik ile ilgili kitapları okuyanların lider olamadığı gibi
okumak, bilmek ya da söylemek bir şey ifade etmiyor
feyzalp: Değerlerimiz başlığı altında bir metnimiz olmalı mı? Evet kesinlikle olmalı. O metin sadece oraya yazılıp bırakılmamalı hepimizin elbirliği ile o değerlere sadık kalacak şekilde tavır ve davranış ortaya koymamız, aksine değerlerimize uymayan bir tavır ve davranış gördüğümüzde de uygun bir dille ve diğer değerlerimizle de çatışmayacak şekilde uyarmamız gerekiyor. Bir değerin kültürel bir öge olarak içselleşmesi ve yerleşmesi deneyimlenerek oluşur.
Kayanın teklif ettiği yoldan gitmek istiyorum. Elimizdeki mevcudu açıklayarak, düzenleyerek, tanımlayarak kartopu gibi büyütebilir ve ihtiyaçlar doğrultusunda yenileri ekleyerek devam edebiliriz.
kvarsir: Yine bir sey öğreniliyor ya 🤣
feyzalp: Farkındalık, Eğitim, Topluluk…
Farkındalık başlığı altında şimdiye kadar bir çok şey yaptık/yapıyoruz. Aşağıdaki sorular başucumuzda durabilir ve her fırsatta yeni cevaplar bulmaya çalışabiliriz.
Blokzincir teknolojileri konusunda nasıl bir farkındalık oluşturabiliriz?
DAO’lar konusunda farkındalık oluşturmak için neler yapabiliriz?
DeFi’nin gelişmesi için farkındalık oluşturabilir miyiz?
DeFi ekosistemini suistimal edenlere yönelik ne yapabiliriz?
Güvenlik konularında nasıl bir farkındalık oluşturabiliriz?
Kaya Uluer: Farkındalığın en önemli konu olduğuna kesinlikle katılıyorum. Farkında olmadığımız bir şey düzeltmek mümkün olmuyor. Gerçi farkında olduğumuz şeyleri düzeltmek için de motivasyona ihtiyacımız var. Topluluk içinde bu motivasyonu biz sağlamalıyız. Bunun üzerine düşünmeliyiz.
feyzalp: Motivasyonu bir alt başlık olarak açtım. Orada işimiz çok. 😉
Kaya Uluer: Eğitim konusu da dediğiniz gibi çok çok önemli. Burada da eğitimi kim verecek, içeriği ne olacak, kim tarafından hazırlanacak gibi sorular var.
Değerler ile paradigma arasındaki ilişki için ne diyorsunuz? İnsanlara hayatları boyunca aileleri, toplum, okul, sosyal çevreleri tarafından yüklenen değerler yanı sıra o kişilerin paradigmaları olarak olayları nasıl gördüğünü şekillendiriyor.
Bu sayede de aynı olay karşısında insanlar kendi doğrularını oluşturup bunlara sonuna kadar inanabiliyorlar.
Bir noktada insanların ortak bir yargıya varabilmeleri için herkesin baktığı yerde aynı şeyi görmesi, bunun için de gözündeki paradigma gözlüğünün gördüğü şeyi nasıl değiştirdiğini anlaması, yani o farkındalığa ulaşması gerekli sanırım.
feyzalp: Paradigma zaten değerler dizisidir bence.
Birbiri ile bütün haline getirilmiş, üzerine yöntemler geliştirilmiş değerler paradigmayı oluşturur.
Dayatılan değerler vardır. İçsel olarak inanca dönüşmüş değerler vardır. Bir topluluk için değerlerden söz ettiğimizde aslında teorik olarak her zaman dayatma mevcuttur. Değerler kendiliğinden oluştuysa, üzerinde konuşulup tartışılmadıysa, üzerinde konsensus sağlanmadıysa önyargıların etkisi altında olma ihtimalleri yüksektir. Toplumun dayatması ile veya önyargıları ile oluşmuş olan değerlere karşı durmak zordur.
Güç (güçlü olmak, güç elde etmek) de bir değer olabilir. Nitekim bazı topluluklarda bu bir değerdir. Oysa bana hiç de anlamlı bir değer gibi görünmüyor. Ben güç elde edeyim sonra da güçsüzlere yardım ederek iyilik damarlarımı besleyeyim dersem samimiyeti kaybediyorum. Güçsüzlerin oluşmasına acaba ben sebep olmuş olabilir miyim? Güç elde etmeye çalışırken ezdiğim kişiler olabilir mi?
Kaya Uluer: Üzerine yöntemler geliştirilmiş değerler ilginç bir tanımlama, biraz açabilir misiniz? Değerlere dayalı davranış modelleri oluşturmayı mı kastediyorsunuz?
feyzalp: Burada sınırların çizilmesi ethic’in de ortaya konması gerekiyor. İşte bu etik (veya ahlak) topluluğun değerleri üzerinde inşa edilirse ve bu değerler de uzun uzadıya konuşularak konsensus sağlanarak ve yaşanıp içselleştirilerek oluşturulursa hem sağlam olur hem topluluğu birleştirici unsur olur.
Kaya Uluer: Etik yine değerler üzerine inşa edilen bir kavram değil mi,
o da paradigma gibi değerlerden çok ta uzak olmamalı
feyzalp: Değerler dayandığımız ve temel bileşen olarak kabul ettiğimiz vazgeçilmezlerimizdir. Elbette hiçbir değeri kabul etmemek şeklinde bir değerimiz yoksa. Bu değerler temelinde bir yöntem geliştirdiğimizde ve değerlendirmelerimizi bu yöntemler çerçevesinde yaptığımızda bu bir paradigmadır. Davranışa ve pratiğe dönüşmüş bir yöntemden de söz ediyor olabiliriz.
Belirli dönemlerde belirli yerlerde soyluların hakimiyeti söz konusuydu. Filanca soydan gelmek, falanca aileye ait olmak bir değer idi. Ve o değerlere dayanarak bir yönetim tarzı vardı, bir yaşam biçim vardı. İşte bu yapı bir paradigma idi. Sanayi devrimi bir paradigma değişimidir.
Günümüzdeki blokzincir de bir paradigma değişimi adayıdır bence. henüz paradigma değişimidir diyemiyorum şahsen. Geniş kitlelerin hayatını etkileyecek şekilde gündelik hayatın içine girmiş değil.
feyzalp: Etik biraz daha davranışa yönelik kuralları ifade eder.
Değer hepsinin altında yatan içimizden ona verdiğimiz anlam ve inanca karşılık gelir.
Kaya Uluer: Aslında blokzincir teknolojilerinin hem değerlerimiz, hem etik yaklaşımlarımız üzerinde ciddi etkileri olduğunu çok daha fazlasının da olacağını düşünüyorum. Kişisel mahremiyete duyulan saygı, topluluklar içerisindeki farklı sosyal çevrelerin kaynaşması ve eşitlik çoğu diğer ortamlardan daha ileri gözüküyor. Eskinin saygı kavramları ile şimdinin saygı kavramları arasında ciddi farklar var artık.
feyzalp: Şeffaflık ve mahremiyet dengesinde yeni bir değer inşa ediliyor bence.
Henüz adını koyamadım ama her şey şeffaf yürüyor ama mahremiyet tarafı gizli kalabiliyor. Bu müthiş bir şey.
zzz cüzdanı xxx cüzdanına şu kadar para gönderdi.
yyy cüzdanından şu kadar para harcandı vs. gibi
Bu kalıbı yönetimlere modellediğimizi düşünsenize. Açık istihbaratın mahremiyete zarar vermeden yürütüldüğünü. Özellikle STK’lar, hükumetler vs ölçeğinde gerçek devrimlere aday. Ancak bakalım engellenecek mi
Soylular ve kendini imtiyazlı gören elitler şeffaflığı sevmez.
Kaya Uluer: Büyük değişimler hiçbir zaman kolay olmamıştır. Yeni fikirler ne kadar güçlü ise yerine geldikleri yıkacak o kadar şey olacak demektir. Bu da her zaman direnç ile karşılaşacaktır. Ama nu artı teknolojik değil psikoloji de dahil pek çok alanda köklü değişimler yaratacak, işi yapma şeklimizi, ilişkileri yönetme şeklimizi değiştirecek.
1800’lü yılların sonlarında fizikçiler “artık fiziğin sonuna gelmek üzereyiz, bulunabilecek her şey nerede ise bulduk” diyorlarken kuantum mekaniğinin ortaya çıkışı bizi bir anda nasıl hiç bir şey bilmiyor noktasına attı ise, bu tip büyük paradigma değişiklikleri de bizi bildiğimizi sandığımız her şeyi baştan düşünmeye doğru itiyor.
DeFi ve DAO’lar da bu noktada büyük paradigma değişiklikleri yaratacaklar. Yöneticisiz bir topluluk, bankasız bir bankacılık, şeffaf bir gizlilik. Hepsi hepimiz için çok yeni ve heyecan verici. Hepsini tek tek keşfetmek için heyecan duyuyorum.
bydk: Değerler konusu önemli ve bu konuda ortak zihin ile ilerlemek de mümkün. Değerler değişen ve gelişen kavramlar oluyor, sonuçta insanız ve değerlerimiz gelişmezse de tıkanıp kalırız 🙂
Yazıda mesajlaşmalarına yer verilen Luna DAO üyeleri:
— kaya.uluer#9133
— feyzalp#1268
— kvarsir#7452
—bydk#1729
Bu sohbet 2022 yılında @LunaDAO_ Discord sunucusu üzerinde gerçekleşmiştir.