ÖZÜN ÖZÜ: Bencil insan kendi kuyusunu kazan insandır.
ÖZET: İnsan sosyal bir varlıktır. Bencillik insanın ciddi zaaflarından birisidir. Başkaları ile birlikte yaşamaya muhtaç olduğumuz halde bencillik ile insanları kendimizden soğutup uzaklaştırırız. Bencil insanlar eğer ellerinde başkalarının ihtiyaç duyacağı bir koz yoksa yalnızlığa mahkûmdurlar. Kuyruğunu ısıran yılan simgesindeki gibi bireyselliğin ve yalnızlığın arttığı toplumlarda bencillik de artar. Bencillik arttıkça insanlar yalnızlaşır.
***
Modern çağda bir ahlak krizi ile karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymuştuk. Bu ahlak krizini anlayabilmek için olumsuz örnekleri incelemeye, analiz etmeye ve “kriz”in çözümünü ortaya koymaya çalışalım. Elbette ahlak anlayışını tam anlayabilmek için de olumlu ahlaki özelliklerle birlikte olumsuz ahlaki özellikleri de bilmek gerekmektedir.
Ahlak krizinin belirtilerinden birisi bencilliktir. Çağımız bencilliğin tavan yaptığı ve asıl kötüsü bencilliğin kötülenmediği bir çağdır. Elbette insanoğlu önce kendini düşünme, önce kendi çıkarını gözetmeye programlıdır. Kendi sahip olduklarını koruyup kollamak bencillik olarak anlaşılmaz. Kendi çıkarını gözetmek de hemen bencillik olarak yaftalanmaz. Bir tanım yapmak gerekirse kişi kendi çıkarına olanı önemsiyor ve sahip çıkıyor ama başkalarının hak ve çıkarlarını hiç umursamıyorsa bu bencilliktir. Çoğu zaman benciller kendi hak ve çıkarlarına fazlasıyla sahip çıkarken başkalarının hak ve çıkarlarına zarar verirler.
Bir paylaşım durumu varsa adilce paylaşımı beklemeden payım var diye söz konusu malı kucaklayıp gitmeye çalışan kişi bencilliğin yanı sıra gasp suçu da işler.
Sıra bekleyerek yapılan herhangi bir işte kendi durumunu bahane göstererek başkalarının önüne geçen kişi bencilliğin yanı sıra hak ihlali de yapmıştır.
Acıktığı için kaseyi, kepçeyi beklemeden çorba kazanına dalan kişi sadece açlığını gidermez; aynı zamanda bütün kazanı murdar ederek başkalarını aç bırakmış olur. Bencillik böyle bir şeydir.
Ortak kullanım ve paylaşım alanlarının giderek daraldığı ve yok olduğu modern hayat herkesi kendine ait olana hapsetmiş ve her şeyi para ile elde etme üzerine inşa edildiği için insanları hem yalnızlaştırmakta hem de bencil hale getirmektedir.
Başarıya endeksli mutluluk formülleri de insanları bencilleştiriyor. Çalışarak, didinerek bir başarı elde eden kişi kendisi kadar çalışmayan kimselerin aslında yokluğu ve yoksulluğu hak ettiğini düşünmeye başlar. “Çalışıp kazansa onlar da sahip olur. Öyleyse ben neden onları düşüneyim ki..” der. Bu yargı kendi içinde doğru gibi görünse de aynı tavır kendisine yöneltildiğinde bu yargılayıcı tavrın içinde bir merhamet eksikliğinin olduğunu fark edebilir.
Bencillik çoğu zaman insanlarda bu kadar net gözlenmeyen şekillerde ortaya çıkar. Bencil insanlar kalp kırmaktan çekinmezler. Daha doğrusu buna hiç dikkat etmedikleri için sık sık patavatsızlıklar yapar kırıcı ve incitici sözler sarf ederler. Çünkü sözlerinin kim tarafından nasıl anlaşılacağını, muhatabın bundan kırılıp kırılmadığını düşünmeden konuşabilirler. Patavatsızlık ve kırıcı sözler, laf sokmalar bencilliğin ortaya çıkarttığı özelliklerdir. Oysa muhatapları da düşünmek, hesaba katmak kişiyi nezaket sahibi yapar.
Gelir adaletsizliğinin söz konusu olduğu her yerde altta mutlaka bencillik vardır. Kanunlara riayet ederek, sözüm ona oyunu kurallarına göre oynayıp mal biriktirenler miktarı ne olursa olsun sahip oldukları üzerinde sınırsız tasarruf sahibi olduklarını düşünürler.
Bencilliğin en çok ortaya çıktığı bazı durumlar vardır. Bir beklenti veya ihtiyacının karşılanmadığı durumda kişinin tepkisi bencillik olabilir. Beklenti veya ihtiyacın karşılanmamasının sebeplerini düşünerek durumu kabullenmek bizi bencillikten uzaklaştırır. Ancak eğer durumu kabullenmeyip birilerini suçlama davranışına başvurursak bu bencillik olur.
Bencillik çok çeşitli ölçülerde ve dozlarda ortaya çıkar. Kendini dünyanın merkezi gören ve herkesin etrafında pervane olmasını bekleyen şımarık insanlar bencilliğin bir başka seviyesindedirler. Bu tür insanlar oldukça fazladır aslında. Kendi sorunları söz konusu olduğunda herkesin en üst düzeyde dikkate almasını, seferber olmasını beklerler. Oysa başkalarının sorunları karşısında vurdumduymaz tavırları ile ünlüdürler. “Olabilir canım abartmayın” derler ama kendileri abartmakta ustadırlar.
Ahlak krizinin aşılması için çarelerden birisi de bencillik kavramının çoğunluğun zihninde netleşmesi, nelerin bencillik sayılacağı üzerine bir toplumsal uzlaşma sağlanmasıdır. Bunu belirli bir kişi veya kurumun yapması çözüm olmaz. Toplumsal uzlaşma sosyolojik yollarla doğal bir şekilde oluşursa ahlak haline dönüşür.