Hepimiz elektrikli ve/veya elektronikli cihazlar kullanıyoruz. Hele bunların mobil olanları artık hayatın her noktasına girmiş durumdadır. En basit örneği cep telefonları.
Mobil cihaz sözkonusu olunca bu cihazların enerjisini sağlayan bataryalar ve bu bataryaların ömrü önemli hale geliyor. Bir cep telefonunun veya bir dizüstü bilgisayarın pil ömrü ne kadar uzunsa o kadar makbul oluyor. Bu bataryalar şarz cihazları ile belli bir süre fişte takılı kalınca enerji depoluyorlar. İşte burada bir süre söz konusu: şarz etme süresi.
Yani ne kadar hızlı şarz ediyor? Sonra kullanırken bu bataryanın ne kadar süre cihazı çalıştırdığına dair bir süre var. Ama esas pil ömrü dediğim şey farklı: bataryanın artık kullanılamaz hale geleceği bir zaman var. Bataryaların çoğu için bu süre ortalama 2 yıldır.
İnsanın da enerji ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Besinlerden aldığımız ve kullandığımız bir enerji var. İşin bu tarafını hekim arkadaşlar veya diyetisyenler daha güzel izah edip benzetebilirler. Ne kadar yersek ne kadar süre dinç kalırız, nasıl beslenmeliyiz v.s.
Ben daha farklı bir konuya getirmek istiyorum sözü.
Bir kişiyi “enerjik” diye tanımladığımız zaman, kendimiz için “bugün enerji doluyum” dediğimizde hangi pilimizden söz ediyoruz. Acaba bu pil nasıl ve ne kadar sürede şarz olur? Bir kez şarz olduğunda ne kadar süre besler bizi?
Hayat enerjisini, motivasyonu, eskilerin tabiri ile azim ve şevki veren şeyler herkes için farklıdır? Bunlar kişinin çok sevdiği, mutlu olduğu, mest olduğu şeylerdir. Bunlar hayallerdir, umutlardır, umut ışıklarıdır. Ve inanın insanın eğer benzetmek doğruysa bataryası çok hızlı şarz olur. Bazen sevdiğinin bir bakışı, bür gülüşü onu uçurur.
Değer verdiği bir kişinin bir sözü bir işareti yıllarca azimle çabalamasına enerji sağlar. Beklemediği bir anda karşısına çıkıveren bir onu mutlu eden bir tesadüf en çökmüş anında bile yeniden diriltir insanı. İnsanın enerji bataryası bir anda şarz olur.
Umutları yıkılırsa, hayalleri suya düşerse de bir anda boşalıverir. Zorluk zamanlarında, sıkıntılı anlarda kendi kendine umut aşılaması vücut direncini arttırır.
Deprem zamanlarında enkaz altında kalan ve kurtulacağına inanan ve direnen birçok kimsenin mucize sayılabilecek sürelerde kurtarıldığına çok şahit olduk. Bu gibi durumlarda en dayanıklı kişi kendini dayanıklı hisseden ve güçlü olduğuna inanan kişidir.
Ve bu güçte sınırları zorlayacak kadar enerji vardır. Ancak insan enerjisinin ömrü insan ömrü ile aynıdır. Fakat yine de beden yaşlansa bile içinde yaşayan duygular hiç yaşlanmaz. Sadece ölümle birlikte ve ölüm sonrasında neler olduğunu çok fazla bilmiyoruz o kadar.
Bu enerjiyi kaybettiği, hayat karşısında yenildiği zamanlar olmaz mı peki?
Elbette psikolojik problemlerin çoğu, hastalıkların çoğu bu tükenme noktasında ortaya çıkan durumlardır. Onları da başka bir zaman ele alalım.
Previous Post
Bir Kopya da Benden Next Post
Tanıdıklarım admin
Recommended Posts
Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]
Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]