Ülkemiz yine TSK ile PKK gerillalarının çatışma haberleri, mayın saldırıları ve şehit haberleri ile çalkalanıyor. Bu kirli tezgah, bu gayrımeşru mücadele hepimizi derinden yaralıyor.
PKK›yı meşrulaştırmak isteyen bazı siyasiler, olayları «savaş» kelimesi ile ifade etmeye, ateşkesten, barıştan sözetmeye meyyal oluyorlar. Maksatları TSK ile PKK›yı iki taraf gibi kabullendirmek ve meşruiyet kazanmak. Türkiye›de kendi ideolojisini, hedefini terör ve anarşi ile yaymaya çalışan birçok örgüt var. Gizli ve açık tüm gayrımeşru örgütlerin en önemli silahlarından biri propaganda güçleridir. Eylemlerin de en büyük amacı propagandanın getirdiği tahrip gücüdür.
Şehit edilen herhangi bir erin, onbaşının veya yüzbaşının ölümü terör örgütüne ne kazandırır? Öldürülen kişiye karşı kişisel bir kasıtları olabileceği düşünülemez. Hele örneğin mayın patlamaları, araçlara yapılan saldırı sonucu öldürülen siviller, çocuklar terör örgütü için ne kadar kişisel hedeftirler. Onlar için önemli olan eylemin gerçekleştirilmiş olması ve eylemin sonucunda elde edecekleri propaganda gücüdür.
Bundan dolayıdır ki bir saldırıda 1-2 şehit verilmiş olması durumunda haber gazetelerin 3. veya 5. sayfasında bir yer buluyor kendine. Sayı beşi geçince ilk sayfaya çıkar mutlaka. Ve dikkatimi çeken nokta terör olaylarının haberleri hep şehit sayısı ön plana çıkartılarak veriliyor. Terör örgütünün isteyeceği şey de tam olarak budur. Eminim mağaralarına döndüklerinde ilk öğrenmeye çalıştıkları şey kaç kişi öldürdükleridir. Sonra kaç kişi kaybettiklerine bakıyorlardır.
Buradan yola çıkarak medyayı suçlamak, terör örgütüne hizmet ediyorsunuz demek fazla ileri gitmek olur. Ama şunu da unutmamak gerekiyor ki teröristlerin hedefi, terör örgütünün amacı çok fazla zayiat verdirmek ve bu sonucu da olabildiğince büyük propaganda malzemesi yapmak.
O halde medya ne yapmalı, gizlemeli mi? Elbette gözümüzü kapatarak birşey elde edemeyiz. Sadece propagandaya alet olmamak için daha dikkatli olunabilir mi acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Şehit olan her bir askerimiz veya her bir sivil vatandaşın acıklı bir hikayesi vardır, arkasında bıraktığı acılı bir ailesi, annesi babası veya çocukları vardır. Bunların acısının büyüklüğü, feryatlarının yüksekliği terör örgütü için ne kadar anlam ifade eder. Ölenin kimliği midir onlar için önemli olan yoksa sayısı mıdır? Ölü sayısı üzerinden bir hesaplaşma hangi amaçla yapılabilir ki?
Bir hayat, bir can, geride bırakılan yarım hayatlar, yetimler, öksüzler, dullar nasıl karşı taraf için sevinç sebebi olabilir? Nasıl bir kin birikmiş olabilir böyle bir mücadele yolu seçmek için? Acaba nedir bunların gayeleri, ifade ettikleri, cesurca dile getirebilecekleri bir gayeleri var mıdır? Otuz yıldır böyle net ve cesur bir gaye duymadım. Söylenti olarak «kürt devleti kurmak»tan söz ettiler ve bizi bölmeyi hedefleyen bazı ülkelerin desteği ile kürt devleti kuruldu. «Irakın kuzeyi» diye kendimizi avuttuğumuz, kimi zaman muhatap aldığımız, «kuzey ırak yerel yönetimi» diye yumuşatmaya çalıştığımız yapının kendi içinde adı «Kürdistan»dır ve tüm kurumlarında bu ad kullanılmaktadır.
Bu noktaya gelmişken olayın «savaş» mı yoksa «terör saldırısı» mı olduğu ne kadar önemlidir?
Bir çatışmada 3 şehit veya 9 şehit verilmiş olması ne kadar birbirinden farklıdır?