Gecekondu» kavramı kısaca; ilgili kurumlardan izin alınmadan, gerekli prosedürleri yerine getirilmeden yapılan evler için kullanılır. Gecekondu tabir edilen mahallelere gittiğinizde karşılaştığınız ilk görüntü düzensizliktir. Ama bu düzensizliğin çirkin olduğunu söylemek için erken davranmayın.

İki tarafındaki bahçelerden sokağa taşan ağaçların yaprakları arasında meyvelerin sarktığı bir sokakta ilerlerken bu ağaçların arasında gayet sevimli durur bu evler. Böyle yerlerden geçerken burada yaşamayı özler, burada yaşayanlara imrenir, iç çekerim.

Bilirim sorunlarını, kiminin evinde su tesisatının olmadığını suyu çeşmeden taşıdıklarını, elektriklerinin çok sık kesildiğini, soba yaktıklarını, sobada kimi zaman tezek yaktıklarını, kışın ortalığın dumana boğulduğunu bilirim elbette. Çünkü yaşadım. Ama yine de sevimli gelir bu hayat bana. Bu sorunlar aşılabilecek sorunlardır ve temelinde yatan şey «izin almamış olmak» değildir aslında. Birilerinin tek tip dayatmasıdır. Belediye meclisi bir karar veriyor ve bu semtte 7 kat olacak apartmanlar diyor ve herkes istese de istemese de 7 katlı apartmanlar kimi zaman zorlayarak 7,5 veya 8 kata çıkma girişimleri ile bütün güzellikler yok ediliyor. Bir süre direnenler de belediye hizmetlerini alamayınca müteahitler de kapıy dayanıp 3 daire sözü verince pes ederler.

 

Büyükşehirlerin gecekondu mahallelerini bu gözle bir gezin inceleyin. Evlerin bahçeli olması ve bahçelerinde meyve ağaçlarının olması, yeşillik olması, çiçekli olması güzel değil midir? Yolların kıvrıla kıvrıla gitmesi şirin değil midir? Bu haliyle belediyeceilik hizmeti getirildiğinde çok mu zahmetli, çok mu masraflı oluyor? İmar planına uygun apartmnlar dikilmedikçe belediyenin buraya hizmet götürmemesi nasıl bir adalet anlayışıdır?

Gecekonduya gerekli ruhsat verilemez mi? Kuralları koyarsınız, isteyen gecekondusuna ruhsat alır. İmar planlarının kimi zaman dayatma kimi zaman çevre baskısı ile her yeri beton yığını haline getirmesi daha mı doğru birşeydir? Olayın «rant» tarafı, birilerinin oturduğu yerden hesapsız gelir sahibi olmaları ne kadar adalete sığar?

Ama «gecekondu zihniyeti» gecekondu mahallesinde de plazalarda da olabiliyor.

Gecekondu zihniyeti izin mizin prosedür kurum tanımaz, sadece kendi çıkarlarını düşünür. Gerektiğinde sadece kendi çıkarı yönünde kanun çıkartılması için baskı da yapar, adam da satınalır.

Kanunları aynen uygulamak yerine kendi çıkarlarına uygun en asgari yükümlülükleri çoğu zaman göstermelik ve geçici çözümlerle yerine getirir.

Gecekondu zihniyeti; kanundan kaçabildiği sürece ve kimse şikayet etmediği sürece herşeyi kendi istediği gibi yapar.

Başkalarının hakkını değil sadece kendi çıkarını düşünen bencil bir mantığı vardır gecekondu zihniyetinin.

Önyargıları vardır. Herkesin suistimal peşinde olduğunu düşünür. Kendi yakınları, kendi çocukları kendi arkadaşları her zaman haklıdır. Tanımadığı bilmediği kimseler her zaman haksızdır ve suçlu olma ihtimalleri yüksektir.

Kimse görmüyorsa çöpünü pencereden aşağıya atar. Yere tükürmek onun doğal halidir. Sigara izmaritini yere atınca, sokakları daha çok kirletince belediye işçilerinin daha çok para kazanacağını düşünür.

Araba kullanırken trafik kuralları değil onun kafasındaki kurallar geçerlidir. Her zaman haklıdır. Hata yaptığında da mazeret öne sürmek zahmetine bile girmeden kavga etme derdinde olur.

Başkasına yaptığı zulmü, faraza birine dayak attığını ballandıra ballandıra ve güçlü olduğunun isbatı olarak anlatır. Kendi dayak yese karşı tarafın kutsal değerlerden yoksun, zalim ve zorba olduğundan dem vurmak suretiyle ezilmiş ve haklı edebiyatına sığınır. Yani her durumda bizimki haklıdır.

Özür dilediğinde artık affedilmesi gerektiğini düşünür. Masumları öldürdüyse bile, hakaret ettiyse bile «özür dilerim» diye kurtulacağını düşünür.

Gecekondu zihniyeti kendisinin bu ülkenin bilinen adamlarından olduğunu, kaçacak yerinin olmadığını, tutuklanmaması gerektiğini cezası neyse ödeyeceğini düşünür. Kanunsuzluk da yapsa vatan için yapmıştır. Herkesle aynı kefeye konulmak zoruna gider onların tabiriyle «koyar». Çünkü onlar kahramandır.

Kahramanlar hep asilerden mi çıkar?

Recommended Posts

Genel GÜNCEL

Tükeniyor mu, tüketiyor muyuz?

Tabiatta hemen her şey bir mücadele içindedir. Hayatta kalabilenler bu mücadelede kendi ihtiyacı olan imkan ve şartları sağlayanlardır. Bitkiler çevre şartları, diğer bitkilerin etkileri ve hayvanların saldırılarından kurtulabildikleri ölçüde hayatta kalıp gelişir. Hayvanlar da benzer şekildedir. Güvenliğini sağlayan, beslenebilen, iklim şartları karşısında […]

sosyal buhran
Genel

Sosyal Buhran (mı?)

Haber kaynaklarına baktıkça canımız sıkılıyor, dehşete düşüyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor. Masum çocukların ölümü günlerce, aylarca meşgul ediyor bizi. Gencecik çocukların cinnet halinde işledikleri cinayetler kabusumuz oluyor. Cinayetler, tecavüzler, savaşlar, insanın insana reva gördüğü nice şenaatler. Ne oluyoruz, neden bu hale geldik […]