Bu hafta sonu sandık başına gidip oylarını kullanırken insanlarımızın düşünecekleri, tartacakları birçok mevzu olacaktır.

Seçimin eğitim-öğretim döneminin son günlerine denk gelmesi de ayrıca manidardır. Öğrencilerimiz bir yılı daha geride bırakmanın telaşı içindeler. Bazı yavrularımız ortaokul bitirme sınavlarına (SBS) girdiler heyecanla sonucu bekliyorlar. Gençlerimiz iki yıldır ikili sınav sistemine geçen üniversiteye giriş sınavının ilki olan YGS’deki şoku üzerlerinden atamadılr. Sınavda şifre ve kopya iddiaları açıklık kazanmadan ve sorulturma bitmeden ikinci sınava girilecek muhtemelen.

Geçen yıl bir kopya skandalı ortaya çıkan ve soruşturması hala devam eden KPSS sınavına girmeyi bekleyen binlerce yeni mezun, eski mezun gencimiz de harıl harıl sınava hazırlanıyorlar.

Sandığa giderken kararımızı etkileyecek (etkilemesi gereken) önemli unsurlardan birisi de partilerin programları ve vaatleridir. Eğitim konularında kalem oynatan biri olarak ilgilendiğim konu eğitim sorunlarımız olacaktır. Önce eğitim sistemimizde çözülmesi gereken konuları sıralayalım:

1- Eğitimde kılık kıyafetin bir engel olarak durması: Son konuşmalarının birinde “o konuyu çözmemiş miydik?” diyen başbakanımıza katılmıyorum. Bu hala bir sorundur ve bu sorun birçok kimseyi endişelendirmektedir. Tesettürlü olmayı dini bir görev olarak isteyen ve uygulayan milyonların sesine kulak verilmesi gerekiyor. Muhalefetin işi sulandırmak için ortaya attığı “ilköğretimde de başörtüsü olacak mı?” soruları karşısında net cevaplar veremeyen siyasiler sorunu buzdolabına kaldırıp yeni anayasada çözeceklerini vaadediyorlar ama nasıl olacağı ile ilgili ipuçlarını hiçbir yerde göremedim.

2- Dini eğitimler şu anda Tevhid-i Tedrisat Kanunu denilen miadını doldurmuş ve uygulanmayan bir yasadan dolayı kör topal yürüyor. Bu konuda çözüm üretilmesi gerekiyor. Bu sorun hem “din derslerinin zorunlu olması”nı istemeyen çevreleri rahatlatan hem de çocuklarına kuran öğretmek isteyen müslümanları rahat bırakan bir çözüm olmalıdır.

Geçmişte İmam-hatip liseleri kılıf olarak ortaya konmuş aslında din eğitimi veren liseler olarak fiiliyatta vazife görmüş okullar idi. Ama artık bu gömlek yırtıldı, din eğitiminin özgür ve serbest olması isteyenin tercih edebilmesi gerekiyor.

Kimse Kur’an Kursları zaten açık demesin, din eğitimi normal eğitim sürecine alternatif veya sadece yaz kursları ile çözülecek bir mesele değildir. Müslümanların ihtiyacı ilköğretim çağında veya daha küçük yaşlarda Kur’an eğitiminin mümkün olmasıdır. Binlerce yıldır bu böyle uygulanageldi. Bizler ve çocuklarımız 4,5-5 yaşında eğitime başladı, önce Kur’an öğrendik, sonra arapça dilbilgisi öğrendik. Merak edenler için evet ben bir medrese mezunuyum, aynı zamanda imam-hatip lisesi mezunuyum. Anadilim Kürtçe idi, 7 yaşında ilköğretime başlayınca Türkçe’yi öğrendim. Ortaokulda eş zamanlı olarak Arapça öğrendim. Liseyi bitirdiğimde Farsça ve İngilizce ile birlikte 5 dil biliyordum.

Kur’an öğrenmeye başlamanın yaşı ile ilgili bilimsel araştırmaların da yapılması gerekiyor. İlahiyatlarımıza bu konuda görev düşüyor. Kadim medrese geleneğinde ve bazı eskimeyen kitaplarda çcoukların Kur’an öğrenmeye 4 yaş, 4 ay 4 günlük iken bir çarşamba günü başlamaları tavsiye ediliyor. Ancak modern bilimsel araştırmalar (müslüman eğitimcilerin ortaya koyacağı araştırmalar) eğer bu yaşın daha ileri bir yaş olması gerektiğini pedagojik veya psikolojik olarak ortaya koyarsa bu konudaki fikrimi değiştirebilirim.

3- Mevcut sınav sisteminin iflas ettiği son iki yıldır ortaya konulmuştur. Bu konuda acil çözüm gerekmektedir.

4- Okullarda “öğretim” konusunda birçok şey yapılmaktadır. Ancak “eğitim” başlığı altında çok az şey yapıldığını, uygulamaların yetersiz kaldığını görüyoruz. Okullarda öğretilemeyen birçok şey okul dışında kontrolsüz bir şekilde öğreniliyor.

5- Ahlak eğitimi konusunda olabildiğince çekingen, olabildiğince bezgin, olabildiğince pes etmiş bir eğitim sistemimiz var. Özgürlük ve ahlak kavramları birarada olmazmış gibi “Ahlak” diye başladığımız her paragraf özgürlük kalkanına çarpıyor. Diktatör rejimlerin “ahlak polisi” yada despotların ve faşistlerin toplumu şekillendirmek için kullandıkları yasak kalıpları ile karıştırılıp çoğu zaman bilinçli sulandırılıyor. Yeni yetişen nesiller birçok konuda eksik yetişiyor, problemli büyüyor.

O halde seçime girecek partilerin programlarında eğitim sorunlarını çözmek için ne gibi vaatleri olduğuna (mevcut meclisteki sırasıyla) bakalım. Akparti’nin internet sitesinde yer alan “Hedef 2023” başlığı altındaki “Milli Eğitim” sayfasında 23 alt başlık yer alıyor. Hepsini burada tek tek saymaya gerek yok. Yukarıdaki sorunların hiçbir bunların arasında yer almıyor.

CHP’nin sitesinde seçim bildirgesini bulamadım. “Sözlerimiz” başlığı altında öğrencilere verdikleri bir sayfalık sözlerini okudum. Yine bu sorunların hiçbiri ile ilgili çözüm yok. Sadece belki “Özel dershane ve kurslara olan bağımlılığı etkin bir şekilde kıracağız.” cümlesi sınav sistemi ile dolaylı bağlantısı olabilir ama o kadar. Bunun da detayı yok. Haddizatında farklı konuşmalarda ve televizyon programlarında dinlediğimiz basından takip ettiğimi kemal Kılıçdaroğlu’nun İmam-Hatip liselerinin “din eğitimi” fonksiyonundan rahatsız olduğu, imam hatipleri imam ihtiyacı ile sınırlamak istediği de herkesin malumu. MHP’nin seçim beyannamesine gelince yukarıda belirtilen sorunlarla ilgili cümleleri aynen alıntılıyorum:

“Başörtüsü sorunu çözüme kavuşturulacak.”

“Üniversite giriş sınavı kaldırılacak. Lise son sınıfta yapılacak `olgunlaşma sınavı` ile üniversiteye geçiş yapılacak.” (Hakkı teslim etmek gerekirse YÖK başkanı da bu yönde açıklamalarda bulundu)

“Din eğitiminin okullarda devlet eliyle verilmesine devam edilecek.”

“Yaz döneminde camilerde verilen din kültürü, ahlak bilgisi ve Kur`an öğretimine devam edecek çocuklar için yaş sınırı kaldırılacak.”

“İlköğretim altıncı sınıftan itibaren din öğretimini desteklemek amacıyla seçimlik Kur`an-ı Kerim`i Okuma ve Anlama, İlmihal Bilgileri, Peygamberlerin Hayatı gibi dersler seçmeli olarak okutulacak.” BDP bu seçime aday göstermiyor. Ancak mevcut mecliste grupları olduğu ve bağımsız adayları destekleyip hile ile barajı aşmayı düşündükleri için onların sitesini de inceledim.

Sitede bulunan “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Seçim Beyannamesi” galiba aradığım şey. Bildirgenin ikinci başlığı “Ekonomi, Eğitim, Sağlık” başlığından bunların eğitime çok da önem vermedikleri anlamı çıkartılabilir. “Anadilde eğitim” ilk başta zikredilen konu ki bu konudaki fikrimi daha sonra müstakil bir yazıda belirtmek istiyorum.

Başörtüsü konusu “Bu çerçevede başörtüsüne konulan fiili ve idari bütün yasaklara son verilecek, bu nedenle mağdur olmuş herkesin mağduriyeti giderilecektir.” genel cümlesi ile ifade edilmiş. Zorunlu din dersleri yerine “dinler tarihi ve din bilgisi” dersleri seçmeli olacak denilmiş ki nereye çekersen çek. Diyanet işleri başkanlığının kaldırılacağı belirtilirken “…. her türlü ibadeti özgürce yapmaları (veya yapmamalarını) …” ifadesine takıldım.

Burada parantez içindeki “yapmamaları” vurgusu fazlasıyla ardniyetli ve önyargılı hükümlere imada bulunuyor. İbadet yapmayanları ibadete zorlayan mı vardı?

Her yıl Ramazan ayında ortaya çıkan oruç tutmayanı dövdüler asparagasına inanan var mı acaba? Mecliste olmayan partilerden Has parti; Kur’an kursları için yaş sınırının kaldırılacağı, öğretmenlerin niteliklerinin arttırılacağı, yükseköğretime geçişte eşitlik ilkesinin esas alınacağı, sınav sisteminin değiştirileceği şeklinde vaatlerini sıralamışlar.

* * *

Son bir haftadır beni arayan, mail atan, konuşan dostlarımın “neden siyasi gelişmelere, seçime bigane kalıyorsun” yollu sitemlerine cevabımı burada merak eden okuyucularıma da nakletmek istiyorum.

Siyaset yapmak, siyasi konularda fikir derc etmek haddim değildir. Bir ucundan siyasete de bulaşan birşey söylemem gerekiyorsa yine kendi uzmanlık alanımla bağlantılı olmalıdır.

Ben bir eğitimciyim ve eğitim konuları, edebiyat at koşturabileceğim alanlardır. siyasi konularda kalem oynatan kardeşlerim zaten mevcuttur ve özellikle bu sitede birlikte olduğumuz ehlikalem kardeşlerimizle hemfikir olduğumuzun bilinmesini isterim.

Hayra kapı aralayacak bir seçim diliyorum.

Recommended Posts

DAO-Blockchain EĞİTİM

Eğitimde DAO ve Merkeziyetsiz Eğitim (DeEd)

Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon olarak çevirdiğimiz DAO her organizasyon için kullanılabilir. Eğitim de temelde bir organizasyon olduğu için DAO kapsamında değerlendirilebilir. Farklı boyutlarda ele alınabilecek olan bu konuyu biz daha çok blokzincir teknolojileri ekseninde dillendirilmeye başlanan Merkezi Olmayan Eğitim (DeEd) ekseninde ele alacağız. […]